Fatih Uslu – Yörük Çadırı
Çadır, büyük ev sisteminin ilk örneklerinden biridir. Göçerlerin şartlara uygun bir şekilde ev ortamında yaşamalarına dönük buldukları bir çözümdür. Göçerek yaşayan toplulukların, kolayca kurup sökebildikleri, yanlarında taşıdıkları, tekrar kondukları yerlere kurdukları bir mesken biçimi olan çadır, ihtiyaçlara göre değişik biçim ve ebatlarda yapılır. Küçük bir aileyi barındırdığı gibi kalabalık aileleri de barındırabilmektedir. Böylece birer sanat eseri haline gelen çadırlar aynı zamanda bir yaşam biçimini de temsil etmektedir. Çadır, daha sonraki ev biçimlerine, evin kullanımına, evin sosyal içeriğine ilham kaynağı olmuştur. Aynı zamanda bir mimari üslup anlamında da evlerin şekillenmesinde etkindir.
Çadırın ham maddesi keçi kılıdır, dokunmuş küçük parçalara çul denir. Türk el sanatlarından biri de çul dokumaktır. Özel tezgâhlarda dokunur. İlk önce keçi kırkılır kıl elde edilir. Yıkanır, temizlenir, kirmanla eğrilir. Kirmana bazı yerlerde öreke derler. Kılın eğrilerek birleştirilmesi ile kazıl elde edilir. Kazıl, sağlam olur, kolay kırılmaz. Keçiyi kırkan kişiye kırkıcı, kullanılan alete kırklık denir. Çadırın yanı başında kurulan düzen veya tezgâh dediğimiz dokuma aletinde çul dokunur. Usta ellerin, hünerli ayakların dokuduğu çullardan çadır yapılır.
Çadır, iki baş bağ, iki yan bağ ve birkaç öksüz bağdan oluşur. Çadırı gerdirmek için iplerin ucuna bastırık taşı adı verilen baskı taşları konulur, çadırın iplerini gerdirmek için kullanılan yay şeklindeki küçük ağaçlara bakara denir. Kara çadır üç direkten oluşur, bunlar sağ direk, orta direk, sol direktir. Çadırı direklerin delmemesi için şimşir ağacından üç adet tahta çanak dikilir. Bunlara ilaveten ocakta yanan ateşten sitili korumak için gerektiğinde bir de ön direk konulabilir. Ayrıca çadırda perde görevi üstlenen sitiller vardır. Bunlar da ön sitil, arka sitil, sağ ve solda bulunan yan sitiller. Sıcaklar başlayınca yan sitiller kalkar, çadırda hava sirkülasyonu sağlanmış olur. Perdeleri çadıra bağlayan ağaç çubuklara mil denir.
Dört ana bağdan ve birkaç öksüz bağdan oluşan iplerle gerilen, orta direğin kalkmasıyla ayağa doğrulan yan direklerle kendine gelen ve sitil adındaki perdeleriyle tamamlanan çadır, yüklüğüyle, ocağıyla, çuluyla ve ala keçesiyle süslenir. Ala çuval ve oturgun çuvallarla etrafı çevrilip sahiplerini beklemeye başlar. Peşkir orta direğe asılır, süt makinesinin çanakları ters düz edilip tele dizilir ve ocağa öksüyü sürünce çadır tamamlanmış olur.
Çadırın giriş kapısı genellikle doğuya açılır. Yerleşim yerinin durumuna göre güneye de açılan kapılar vardır. Çadır, kar ve yağmur suyunu içeriye almaz, su geçirmez. Yağmurun ilk çiseleme zamanında çadırın kılları ıslanıp şişmediğinden çok az da olsa su parçacıkları içeri girebilir. Fakat bu içeriyi ıslatacak kadar asla olmaz. Çadır tam iyi kurulmaz ve çadır üzerine biriken su alttan bir destek ile boşaltılmazsa hafiften biriken su sızma yapabilir. Çadırın içi, yazın serin, kışın ılık olur.
Yörük Çadırı, binlerce yılın birikimi ile şekillenmiştir. Çadır, Yörük sosyal hayatının merkezinde yer almaktadır. Çadır kutlu bir ocaktır. Hane halkının mekânı olduğu gibi misafirlerin de ağırlandığı mühim bir yerdir. Yörükler farklı çadır tipleri icad etmişlerdir. Bekdik çadırları, Sarıkeçili ve Bozahmetli Yörüklerinkinden farklı bir forma sahiptir örneğin. Bozahmetli Yörük Aşireti’nde iki çeşit kıl çadır vardır. Birincisi Ağa Çadırı ikincisi ise normal vatandaşların barındığı Küçük Çadır. Ağa Çadırı, on metre uzunluğunda olurken küçük çadır yedi metre civarında olur.
Kara çadır, konargöçerlerin oturma odası, mutfağı, misafir odası ve salonu yani bütün bir yaşam alanlarıdır. Kara çadırların ne kapısı vardır çelikten, ne de alüminyum doğrama pencereleri! Vardır elbet onların da çulu, sitili, keçesi ve ocağından yükselen alevleriyle ortalığı aydınlatan odun ateşi. Bir de oturgun çuvalı, yüklüğü, orta direği ve karasineği… Kara çadır is tutmaz, kirlenmez ve yıkanmaz. Çadırda birçok şey keçi kılından ya da koyun yününden yapılır. Kara çadırda yanlara perde olarak takılan sitiller, yere oturmak için serilen çullar, elbiseleri koymak için dokunan ala ve oturgun çuvallar, ipler ve eşeğe, ata ya da deveye yük yüklemek için dokunan eğer ve palanlar, hep keçi kılından örülür ya da dokunur. Keçeler, İngiliz kilotu diye adlandırılan pantolonlar, kepenekler, çoraplar, kazaklar ve seccadeler ise hep koyun yününden yapılır. Çadır hayatının büyük bir bölümüne, sürülerin etinden, sütünden, postundan, boynuzundan ve kılından elde edilmiş ürünler hâkimdir.
Er meydanı bulunamazsa, Kırkpınar güreşlerinin antrenman sahasıdır kara çadırlar.
Sevgi, saygı, paylaşma, dertleşme, dövüşme ve barışma aynı çadırda olur, yine aynı çadırda buharlaşır, kaçışıverir aramızdan. Birlik ve beraberlik bir hayat dersidir orada. Yükler paylaşılır, işler bölüşülür, bazen gülüşülür; ama çoğunlukla ciddiyet hâkimdir hayata. Akşam olup, yatma vakti geldiği zaman önce gaz lambasının ateşi söner. Bu ilk uyarıdır çocuklar için, asıl uyuma vaktinin gelmesi ocak ateşinin tamamen sönmesi ve çadırda yan yana yatan kardeşlerin büyük bir kısmının uykusu, anlatacak hikâyelerinin bitmesiyle başlar ve horozların ötmesine kadar devam eder. Sınırsız dağların sınırlı hayat tarzıdır çadırdaki hayat.