Hüveyda Çoban – Sıkı Dostum
Aydınlık bir ilkbahar sabahıydı. Güneş göz alıcı parlaklığını üç ay boyunca sakladığı kış rafından yeni çıkarmaya başlamıştı. Rüzgar adeta, güneşin tozlarını silker gibi yavaşça esiyordu. Ağaçlar gökkuşağından çaldıkları renkleri doğada sergiliyorlardı.
İşte bu günlerde bizim evde bir telaş, bir koşturmaca vardı. Yoğun bir hazırlık, dopdolu bir heyecan hüküm sürmekteydi. Ta ki ben dünyaya gelene kadar.
Doğduğum ilk gün annemler sevincini onunla paylaşmışlar. Ben ilk adımlarımı attığımda, hatta ağzımdan ilk kelime döküldüğünde bile…
Sonra ateşlenmişim, pişik olmuşum üzülmüşler ve üzüntülerini yine onunla paylaşmışlar.
Hatırlıyorum annem sadece onunla birlikte iken ağlamama aldırmazdı.
Ve babam sadece onunla birlikte olmak için eve geç gelirdi.
Önce anne ve babamı çok sevdiğim için sevdim onu.
Sonra onu sevmek nefes almak kadar doğal geldi bana.
Biraz büyüdüğüm sıralardı. Dedem elimden tuttu ve beni onun yaşadığı yere götüreceğini söyledi. Çok heyecanlandım onunla tanışacağım için. Babaannem hazırladı beni ve onu ziyarete gittik.
Beni çok güzel karşıladı. Ve ilk defa biri elimden o kadar samimi ve sıcak tuttu.O an hiç bırakmak istemedim onu.
Birlikte büyüdük onunla.Tüm arkadaşlarımda sıyrılır gizlice buluşurdum onunla .Önceleri birlikte oyun oynardık.Sonra büyüdükçe oda büyüdü benimle .
Birlikte dertleşir , gezer, mücadele eder olduk yanlışla.
Bazen ektim onu , randevularıma geciktim ama o hiç küsmedi bana.Özrümü hemen kabul eder asla bırakmazdı ellerimi.
Sonra çocuklarımla tanıştırdım onu.Onlarda çok sevdiler.O hep hayatımızın içinde bizimle birlikte yaşadı.
Onda benim haylaz çocukluğum , hızlı gençliğim, dingin ihtiyarlığım ve dolu dolu hayatım gizli ve ben onsuz anlamsızım aslında…
Onu tanıdığımdan beri yaşıyorum.ve sizlere vasiyet ediyorum ömrünün son günlerini yaşayan ihtiyara kulak verin.Onu asla yalnız bırakmayın ve sımsıkı sarılın.İyi bilin ki o sizi hiç yalnız bırakmayacak ve sizi ölüm bile ayıramayacak.
Dostum NAMAZ seni çok seviyorum..