Necip Tosun – Cahit Zarifoğlu ve Çocuk Edebiyatı
Çocuk hikâyeleri üç beş sayfada çocuğa bir dünya kurar ve kurduğu bu dünyada çocuğun ruhsal gelişimine katkıda bulunurken, onun heyecanlarını, coşkularını besler. Bir doğruyu, iyi hasletleri, didaktikliğe düşmeden bir masal büyüsüyle ona sunar. Bütün bunlardan onun bir zevk ve tat almasını sağlar, hayal dünyasını geliştirir, hayata hazırlar. Yani hikâye burada pedagojik bir görev üstlenir. Bilgilendirme, eğlendirme, zevk verme, çocuğu hayata hazırlama, ruhsal gelişimine yardımcı olma, merak ve heyecan duygusu verme bu edebiyatın temel ilkeleridir. Bir başka deyişle çocuk hikâyeleri, çocuğu yönlendirmek, biçimlendirmek, hayatı doğru (ya da istediğimiz gibi) algılamasını sağlamak amacıyla kurgunun (fiction) devreye sokulmasıdır.
Çocuk hikâyelerinde çıkış noktası öncellikle masallar olmuştur. Masalların eğlendirici, heyecanlandırıcı, meraklandırıcı, tatlı, zarif özellikleri çocuk hikâyelerinin olmazsa olmazlarıdır. Çocuk hikâyeleri, masalların bu özelliklerini bünyelerine katarlar. Çocuk hikâyeleri bir “ihtiyaca” binaen yazılır ve yazar üzerinde birçok “kısıtlayıcı” etkisi vardır. Öncelikle yazar kullandığı her kelimede muhatabının bir çocuk olduğundan yola çıkarak, sürekli onun birikimlerini, kavrayışını, hayal gücünü hesaba katacaktır. Aşırı betimlemelerden, ruh çözümlemelerinden, felsefi yaklaşımlardan, biçimsel denemelerden uzak dura caktır. Olabildiğince anlam açıklığı gözeterek, dolambaçlı yollardan sakınacaktır. Benzetmelerin, imaların, esprilerin çocuğun dünyasında bir karşılığı olması gerektiğini bilecektir. Yazdıkları düşündüren, güldüren, heyecanlandıran, kavratan bir yapıda olacaktır.
Peki bu kadar “kısıtlayıcının” etkin olduğu bir yazı türüne sanat/edebiyat demek mümkün mü? Okuru (çocuğu) hedef alarak yazılan bir metnin, bağımsız, özgün bir üretim aşaması olmadığı açıktır. Çünkü yazarın dili, duyarlığı, eşyaya, hayata bakışı sınırlandırılmıştır. Hatta sanatçının kimi kez edebiyat yapmaktan bile kaçınması gerekir. Biçimsel denemelere girmemesi gerekir. Zihni hep çocuğa, onun dünyasına ayarlı olmalı, kendisini özgür bırakmamalıdır. Oysa herhangi bir sanatın gerçek anlamda sanat olarak adlandırılabilmesi için, ona dışarıdan dayatılan bir “kısıtlayıcı”nın olmaması gerekir. Eğer bir sanat eserine, sanatın kendi gerekleri dışında bir baskı/sınır etkili olursa, o vakit sanat olayı, gerçek anlamından çok şeyler yitirir. Hatta ortaya çıkan şeye sanat bile denemez.
Bütün bunlardan dolayı çocuk edebiyatına çocuğa estetik bir zevk kazandırma ve üst edebiyata hazırlık olarak bakılması daha sağlıklıdır. Gerçek sanat için bir köprü, ısınma çalışması olarak. Bu nedenle çocuk edebiyatını “ikincil edebiyat”, “yan edebiyat” olarak tasnifleyenleri anlayışla karşılamak gerek. Çünkü çocuk edebiyatı enikonu Lihgt edebiyattır, edebiyatın dozajı azaltılmıştır.
Kimi kısıtlayıcıları olmakla birlikte çocuğa yönelik yazmak kimi kez de yazarına büyük fırsatlar sunar. Çünkü çocuk bir yandan da özgürlük demektir. Çocuğun imgesi safiyettir, bozulmamışlıktır. O her şeye itirazsız inanır. Bir yazar için muhatabının her şeye itirazsız inanması büyük bir imkândır. Anlatılan hiçbir şey çocuğu şaşırtmaz. Yazarın kurduğu dünyaya okurunu inandırması için bir çaba göstermesi gerekmez. Hayvanlar konuşur, eşyalar konuşur, güneşe gidilir, görünmez olunur. Bütün bunları büyüklere inandırmak güçtür ama çocuk bunlara hayret bile etmez. Çünkü muhayyilesi daha geniştir, sınırsızdır. Bu anlamda nitelikli edebiyattaki soyutlama, sembolik anlatımla, çocuk edebiyatı arasında bir paralellik kurulabilir. Bu yanıyla da elbette değerlendirilmesi gereken bir imkândır.
Cahit Zarifoğlu ülkemizde çocuk edebiyatının önemini kavrayan önemli yazarlardan biridir. Çocukların safiyeti ve günahsızlıkları onu cezbeder. Bu yüzden onlara söyleyeceği şeyler vardır. Büyüyüp kirlenmeden söyleyeceklerini söylemek ister. Bu bağlamda Serçekuş, Katıraslan, Ağaçkakanlar, Gülücük, Küçük Şehzade, Motorlu Kuş, Yürekdede ile Padişah, Kuşların Dili kitaplarını kaleme alır. Kitaplarda, doğru, dürüst ve kişilikli olmayı, iyiliği öne çıkaran Cahit Zarifoğlu erdemli olmanın örneklerini hikâye eder.
Katıraslan’da tilki ile aslanın dünyasından günümüz dünyasına masalsı gerçekleri gönderir. Yaşadığımız âna ilişkin merak ve hayret uyandırmaya çalışır. İroni ve çarpıcılık eserin temel vurgusudur. Yürekdede ile Padişah masalsı zenginlikleriyle insan olmanın zenginliklerini hatırlatır. Motorlu Kuş insanın kendi olma serüveninin bir fabl örneğidir. Yapay ve türedi eklentilerin saçmalığı vurgulanır. Serçekuş’ta ise av ve avcı metaforu üzerinden hiçbir iyiliğin karşılıksız kalmayacağı anlatılır. Ağaçkakanlar’da çocuk olmanın serüvenine bakılır.
Cahit Zarifoğlu bir bütün olarak çocuk kitaplarında, merhameti, iyiliği ve erdemi günümüz çocuklarına hatırlatır. Sabretmeyi, varoluş bilincini, inancın insana kattığı yüceliği gündeme getirir. Günümüz çocuğuna bu hikmetler yanında şair elinden çıkma güzel Türkçeyle bir dil şöleni de sunar. Ancak her çocuk kitabı gibi bütün bu masalların büyüklere de söyleyeceği çok şey vardır.