Osman Bayraktar – Yedi İklim
Birlik olmak; birlikte olmak; birlikte olgunlaşmak.
Yedi İklim’in varoluş amacını herhalde en güzel yukarıdaki cümle açıklıyor diye düşündüm. Sürekli yenilenen, devingen bir içerik tanımı.
Farklı da olabilirdi, ama böyle oldu. Aldığımız eğitim, eklendiğimiz gelenek bir arada olarak olgunlaşmayı öğretti bize. Sanat gibi bireysel yeteneğin öne geçtiği, insanın bu yeteneğiyle varoluşunu kanıtlamaya çalıştığı bir ortamda öyle kolay bir birliktelik değildir bu.
İnsanlar niye katılır bir dergiye? Birinci etken yazmak tutkusu elbette. Yeteneğin kendini ortaya koyma arzusu, bir arayış sürecidir de. Kendini değiştirmeden, özgün ve özgür kalarak var olabileceği bir ortam arayışı.
Arayış sadece teknik düzeyde ise, artık profesyonel yazarlık okulları var şimdilerde. Doğrudur; genç yazar, yeteneğini nasıl parlatacağını öğrenir bu ortamlarda. Düzgün cümleler; plastik kusursuzluk. Koyu bir yalnızlıktır gerisi. Daha iyimser olasılıkla kendi yeteneğinin sınırlarına hapsolmak.
Bir dergiye katılmak tercihi ise bir topluluğa katılmaktır. Birlik olmaya, birlikte olmaya, birlikte olgunlaşmaya. Doğrudur; profesyonel bir yazarlık okulunda olduğu kadar biçimsel katkı yoktur burada. “Nasıl”ından çok “niçin” üzerinde konuşulur bu ortamlarda. Niçin yazdığınızın cevabını bulmuşsanız, nasıl yazacağınızı keşfedersiniz. Paylaşarak, konuşarak derinleşirsiniz. Ortama eklemlenir, ortamı zenginleştirirsiniz. Sürekli yenilenen bir devingenlik içinde.
Birkaç şeyi iyi biliyoruz: eklendiğimiz/kavrama ya çalıştığımız geleneğin niteliği, gitmek istediğimiz yolun ufku.
Gelenekten kastımız bir birikimdir; düşünme biçimi, hayata bakış ve yorumlama yeteneği. Var olanı özümseme; saygıyla; dondurmadan. Zamanı bir bütün kabul ederek, geçmişin birikimiyle ânı kavrama, daha çok da geleceğe bakış.
Konuşarak derinleşmek. Kavrayışları, düşünüşleri, sezgileri birbirine ekleyerek. Belki çağrışımlarla. Uzlaşmayı arzu ederek; bazı kereler aynı varsayımlardan hareketle çok ayrı kanaatlere ulaşarak. Sonraki günlerde ayrı kanaatlerin bir bereket olarak ortaya çıkması.
Konuşmak, anlamlı, yüreklendirici, doğurgan konuşmalar üretmek, sanıldığından daha zordur. Soru sorma cesareti, dinleme sabrı, aykırılıklara tahammül: olgunlaştırıcı bereket buradan doğuyor.
Bazen yazı ile hiç ilgisi olamayan konuların gündemi doldurması.
Yazı ile ilgili olmayan konu var mı gerçekten?
Başlığının altında, edebiyattan başka, “medeniyet, kültür, sanat” tanımlamaları yer alsa da Yedi İklim ağırlıklı olarak bir edebiyat dergisi. Yazarlarının Türk edebiyatına kattıkları eserlerinin dökümü çıkarıldığında bu nitelik çok belirgin. Yaşayan edebiyatın birçok alanında Yedi İklim çıkışlı yazarların varlığını tespit etmek mümkün. Bir zaaf olarak mı almalı bu yaygınlaşmayı bir zenginlik olarak mı? Her ikisi de söylenebilir. Belki ağacı gölgesi herkesi altında alacak kadar hızlı büyümüyor. Ama herhalde en doğru saptayım, dergi ortamının keşfedici, yetiştirici, ön açıcı dinamizmi.
Dinamizm ve yenilenme için dergi ortamındaki yaş farkı, daha doğrusu yaş ortalaması kritiktir. Yaş ortalamasının azaldığı dönemler ya bir durgunluk; coşkusuz bir estetik ya da her an çığırından çıkmaya hazır yüksek bir hareketlilik olarak belirginleşir.
Yedi İklim’in yaşını belirgin kılan da bu hareketliliktir. Hareketlilik, bir gençlik ya da daha doğru bir ifade ile bir dinçlik iksiridir.
Bu bağlamda Yedi İklim’deki bayan yazar ağırlığını da özellikle kaydetmek gerekir.
Dergi bir ekip işidir. Ancak bütün hareketlerde olduğu gibi sorumluluğu üstlenen, son sözü söyleme kudretine sahip birisi yoksa eylem yürümüyor. Ürünlerle görünür hale gelse de, bir dergiyi asıl var eden, anlamlı kılan ilişkilerdir. İbda ve öğrenmenin niteliği, ilişkilerin niteliğine bağlıdır.
Yedi İklim’de ilişkileri kolaylaştıran, dolayısıyla eylemi mümkün kılan Ali Haydar Haksal’dır.
Yedi İklim ortamı için vurgulanmazsa eksik kalan, Ali Haydar Haksal’ın kütüphanesinin varlığıdır. İnsanlarla kitapların, zorunlu olarak ziyadesiyle iç içe olduğu bir ilişki biçimi. Çaylar dört bir yanı kitaplarla kaplı ortamda içilir.
Sohbetler burada demlenir.
Kimisi şiir olarak geri döner bu sohbetlerin, kimisi öykü, kimisi deneme olarak.