Merve Keskin – Zemheri Dünya
Sen misin diyorum yirmi birinci yüzyılda yaşamaya çalışan
Ateş, çok pişman yandığına
Üşümeye bir de, ellerim.
Ayaklarımızda yirminci yüzyıl nenelerinin ördüğü çetikler
Sorgusuz sualsiz oturuyoruz evlerde
-Ne diyordu Mustafa Abi: annesiz evler. Öyle işte-
Televizyonlar bir kalabalığı arşınlıyor
-Anneler yorgun, anneler hep uyanık-
Biz yol arıyoruz, gitmeye;
-Şaşkınız, telaşlıyız da bir o kadar-
Birileri kalkmış “yolsuzluk” diyor.
Kibirli kravatlarla mühürlenmiş adamlar geliyor aklıma
Van’daki bir anne yol(suz)luğu ne bilsin
Bir mülteciye sorsan, olsa olsa
Ev(siz)lik der sana…
Ağlar bir çocuk, ağlamaya başlarız hepimiz
Gözlerimizden safran sarısı kavgalar akar
Elimize yaşlı kalemler alır
Şiir yazmaya çalışırız
Gitmez bir türlü kulağımızdan zemheri dünya
-Annem her işinde türkü çığırır, sessiz.-
Elleri daha ne kadar soğuğa sarılır, bilmem.
Bilmem diyorum işaret dilinde, ellerim birbirine düğümleniyor.
-Konuşamamak nasıl bir şey sahi?-
Ben bu dünyanın hiçbir cümlesine sığamıyorum.
Annem nasırlı elleriyle, susuyor.
Allah iyi ki şiiri yaratmış diyorum.