Ümit Zeynep Kayabaş – Kış Sızısı
Evler, bahçelerinden kopuyor sanki – çiçekler terkediyor baharı
Akıyor cetvelin doğrultusundan uyku- yokuş aşağı
Sıkıca tutuyorum askıyı. Kırışmasın elbiselerim -rüyamı ziyaret edeceğim
Boş defteri,evleri ve mevsimin cebindeki cümleyi okuduğumda
-Çoğalan yorgunluğumla/ koşuyorum incir ağacına
Yüzüme ne çok dallar çarpıyor – kana boyanıyor ellerim / payına düşeni alıyor orman
Her nefes kesiminde;ağaç ve ip utanıyor kardeşliğinden
şımarık kediler son defa kıvranıyor zevkten
Topraksa ölçmenin vaktini bekliyor.
Arada dönüp israfile bakıyorum – ne de güzel sükut ediyor
Sevgili -kestim ellerimi öpüyorum yalnızlığımı
-Bakma öyle ardımdan -bitmez kasımpatıların
Akşamlara alınganlığı
selamlıyoruz işte- bir çırpıda yarım kalan mektupları
Ah menekşeli günlerim
Sizden başka kim anlayabilir ki beni
Nasıl da özlüyorum çocukluk kokumu
İpliğin tükenişinden belliydi
Kapanmayan yaralarımın çokluğu
Üzerime kış örttüm – bu sızıyı göğsümde büyüttüm
Kış kesti rüyamı / güneşi öldüğüm gün gördüm
-Yağmur sonrası /saçlarımı örerken ısınıyordu annemin elleri
Mum damlaya damlaya öğreniyor yok olmayı
Hangi insanı tanısam / bir öncekinin aynısı
Dolap ve tabut; ikisi de seviyor ağacı
Çekmeceleri kapatmasam dökülecek yeryüzü sızısı
Ne farkımız var ki dağdan ve sahradan
Susmayı öğretene kadar seveceğim seni
Kalbini, kalbim bilen hileyim ki
hadi söyle -labirentin içine mi gömdün resmimi
-Kirpi kaybedince izini öyle bir kıvranıyor ki
Masaldan bir yol açıyorum avunsun diye
Avludaki çocuk hırpalıyor geçmişini
Yok oluşa
Gömüyorum kendimi ve seni
-Yetmiyor ki